[ad_1]
MediaCat Live’da bu kez yeni dünyayı inşa ederken teknolojinin rolü ele alındı.
05.06.2020 – 12:09 | Sultan Öncü Arslanoğlu
Pandemi sürecinde teknoloji belki de yaralarımızı sarmada en önemli araç oldu. Teknolojinin önemini bu kadar geniş ölçekte hissetmişken yeni dünya düzenini inşa etmede faydalanılacak yeni teknolojiler ve bu yeni teknolojilerden ne ölçüde faydalanılacağı da merak konusu. Teknolojinin endüstriyel alandaki faydasının ötesinde insan hayatına dokunan yanları, Akbank katkılarıyla gerçekleşen MediaCat Live VI’da masaya yatırıldı.
Sherpa Kurucusu Yakup Bayrak’ın moderatörlüğünde bir araya gelen SAP MENA Pazarlama Direktörü Erdem Aksakal; Akbank Teknoloji ve Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Dr. İlker Altıntaş; Philips Kişisel Sağlık, Kişisel Sağlık Ortadoğu ve Türkiye Genel Müdürü Milena Elmasoğlu yeni normalin teknoloji eksenindeki yansımalarını, harcama trendlerini ve teknolojinin doğurduğu işbirlikleri paylaştılar.
Medina Turgul DDB Yönetici Strateji Direktörü Berkant Avcı’nın moderatör; Twin Science & Robotics Kurucu Ortağı ve CEO’su Asude Altıntaş Güray; University of California, San Diego’dan Eko-Fütürist Dr. Pınar Yoldaş ve WeWALK Kurucu Ortağı & CEO’su Sadık Ünlü’nün de panelist olarak katıldıkları ikinci panelin konusu ise teknolojinin kitleselleşmesiyle birlikte ortaya çıkacak yeni ihtiyaç alanları ve geleceğe yatırım anlamında genç neslin teknolojiyle olan birlikteliğiydi.
Konferanstan çıktılar şöyle:
- Philips’in araştırmaları da gösteriyor ki Türk halkı için sağlık çok önemli bir olgu. Ev temizliği, kişisel temizlik ve hijyen üçgeninde elektrikli süpürge, saç kesme makineleri, sakal şekillendirme makineleri, buharlı ütüler öne çıkan ürünlerden oldu. Bu sonuçlar, elektronik ürünleri kullanmaya çok alışkın olmayan tüketicinin bu algıyı yıktığını gösteriyor.
- Kullanıcı davranışlarının bu kadar hızlı değişebileceğini kimse öngörmüyordu. Radikal değişimler olmasa da önemli farklar görüldü. Mayıs ayında gerçekleşen mobil işlemlerinde Ocak – Şubat’a göre yüzde 25-30’lara varan artış yaşandı. Şube ziyaretlerinde Nisan ayında yüzde 85’lere varan bir düşme vardı, Mayıs’ta bu biraz daha iyileşti ama COVID-19 öncesi döneme göre hâlâ gerilerde. ATM işlemlerinde yine COVID-19 öncesi döneme göre düşüş var ancak diğer yandan da yapılan işlemin rakamsal tutarı yüzde 50 oranında arttı. Az sayıda işlem ama yüksek meblağlı harcamalar yaşandı.
- Mobilin hizmet kanalındaki payı yüzde 48’lerden 60’lara gelmiş durumda. Yine dijital kanalların kredi kartı başvurularından aldığı pay yüzde 80’lerde, temassız ödemelerin de ödemelerdeki payı yüzde 20’lerden 30’lara yükseldi. Bu sürecin en dikkat çekici gelişmesi ise karekod kullanımı ve kredi kartı temassız ödemelerde yaşanan artış oldu.
- Son yıllarda artan trend açık bankacılık. Ekosistemdeki paydaşları kendi ekosistemine dahil ederek çalışabilmek bir paradigma değişikliğine işaret ediyor. Daha fazla veriyle daha hedefe yönelik, kişiye özel müdahaleler yapmak artık daha mümkün. Banka servislerinin müşterinin hayatına entegre olacağı bir yapıya doğru ilerliyoruz. Örneğin müşterinin üç gün içinde yapacağı para transferi artık daha hızlı tahminlenerek hatırlatılabiliyor.
- Şirketlerin dijitalleşme için atılan adımlarını hızlandırması, yeni bir safhaya geçmesi bekleniyor. Altyapıların yeni dünyaya adapte edilmesi ihtiyacı var.
- Şirketlerin amacı aslında veriye ya da bilime bağlı olmak; cihazlara, uygulamalara, sayılara ulaşmak değil. Asıl amaçları bilgeliğe ulaşmak. Sayılardan ziyade bu öze ihtiyaç duyduğunu keşfettiği bir süreçten geçiyor iş dünyası.
- Dijitalin pragmatik bağımlısı olmamalıyız. Oluşabilen her yeni sürece adapte olabilme kabiliyetinin gündeme getirilmesi gerekiyor. Neticede daktilo, matbaa, mürekkep, kağıdın bulunması ya da taş tabletler… Her bir nesil bir sonrakine dijital dönüşümle seslendi, yalnızca tanımı farklıydı. Kısacası dijital dönüşüm insan merkezli olmaya devam ediyor.
- Bilgelik artık yaştan bağımsız ilerliyor. Eğitim anlayışını değiştirmek gerekiyor. Eğitim sürecinin mesleki, teknik eğitimden ziyade öğrenme yolculukları olarak tasarlanması gerekiyor. Bu süreçte teknolojiyi iyi özümseyen yeteneklerin başa geçmesi önem kazandı. Her neslin kendinden öncekinden olduğu kadar kendinden sonra gelenden de öğrenmesi gerektiği şeyler olduğu aşikâr.
- Yapay zekâ ya da robotların gelecekte insanların yerine geçeceği düşüncesi endüstri 4.0’ın yanılgılarından biri oldu. Çünkü pandemi süreci bunun böyle olamayacağını gösterdi. Sağlık profesyonelleri her zaman hayatımızda olmalı. Onların iş yükünü azaltabilmek için dijitalleşmeye, yapay zekâya ihtiyacımız var.
- En büyük güç geleceği öngörebilme. Bunu yapmanın yoluysa dijital ikiz. Dijital ikizle şirketler üretimlerinin ne gibi riskler barındırdığını, hangi tedavinin etkili olacağını en hızlı ve en ekonomik şekilde görebilecek.
- İş dünyasının başarı ölçütü paraydı ama son yıllarda bu ölçütlere sosyal sorumluluk da eklendi. Dünyada çevreye ya da sağlığa dokunmadan iş yapabilmek mümkün değil. Çalışanlar artık çalıştıkları kurumdan çalışmalarının karşılığında para dışında ne aldıklarını sorgulamaya başladılar. İş dünyası artık insan hayatına doğrudan dokunan alanlara girmek zorunda.
- Teknoloji eğitimi aslında bir kültür değişiminin ateşleyicisi. Örneğin teknoloji empati yeteneğinin gelişmesine yardımcı olur mu? Sonuç dolaylı yoldan evet. “Bilim, genetik değil gelenek işidir” diyor Aziz Sancar. Verilen emeklerin sonucunda Türkiye’deki çocuklar artık probleme bir problem olarak değil, proje gözüyle bakabiliyor.
- Doğanın yok oluşuna karşı teknolojiden daha çok faydalanmamız gerekiyor. Ancak bu gelişmelerin yaşanması için sınırlı kaynaklar ve sınırsız hırslar arasında dengeyi kurabilmek önemli. Bireylerin gelecekle ilgili daha fazla sorumluluk hissetmeleri lazım.
[ad_2]
Bu yazı alıntıdır. Kaynak linle buradan ulaşabilirsiniz.