[ad_1]
Türkiye’nin dijital dönüşüm karnesi, şirketlerin yapay zekâ gündemi, COVID-19 sonrası iş süreçlerini iyileştirme… İş dünyasının belirsizlik döneminde teknolojiyle olan bağını değerlendiren Microsoft Türkiye CMO’su Doğuş Alev Aka, bundan sonrası için kalıcı çözümler arayışına girileceği görüşünde.
Geride bıraktığımız süreç Türkiye’nin dijital dönüşüm karnesini ortaya koydu. Sizin gözlemleriniz neler?
Pandemi sürecinde tüketici alışkanlıkları, hizmet ve ödeme sistemleri hızlı bir değişim içine girdi. Geçmişte bulut bilişim sistemlerine, mobil uygulamalara uzak duran kitle artık dijitalleşmeye çok daha sıcak bakıyor; bunun bir zorunluluk haline geldiğini görüyor. FutureBright’ın Türkiye özelinde yaptığı araştırmalara göre, toplumumuzda dijitalleşmek istiyorum diyenler, COVID-19 öncesi yüzde 10 iken, şu an yüzde 43. Normal gidişatta iki yıl sürecek bir dijital dönüşüm sürecini geçtiğimiz üç ayda yaşadık. Bu süreçte, en güçlü olanların değil, değişime en hızlı adapte olanların ayakta kaldığını söyleyebiliriz.
Türkiye’deki şirketlerin yapay zekâ olgunlukları ne düzeyde?
Geçtiğimiz sene Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’ndeki şirketlerin yapay zekâ kullanımını değerlendirmek üzere Ernst&Young işbirliğinde hazırladığımız rapora göre Türkiye, yapay zekâ olgunluğu bakımından bölgenin lider ülkesi. Raporda ülkemizdeki şirketlerin yüzde 80’inin yapay zekâ stratejilerini doğrudan üst düzey yönetimde ele aldığı belirtiliyor. Şirketlerin yüzde 25’i yapay zekâyı stratejik dijital öncelikleri arasında görürken, yüzde 60’ı ana faaliyetleri için yapay zekânın önemini kabul ediyor. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 15’i ise yapay zekâ olgunluğu açısından kendilerini gelişmiş olarak değerlendiriyor. Bu oranlar Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nde ankete katılan diğer ülkelerden daha yüksek. Ülkemizdeki şirketler yapay zekâ gündemini hem teknolojik gereklilik hem de iş süreçlerini iyileştirme perspektifinden yönetiyor. Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nde bu anlayışı benimseyen şirketlerin oranları yüzde 43 iken Türkiye’de bu oran yüzde 55 seviyesinde seyrediyor.
Yapay zekâ henüz gelişim safhasında olsa da pazara sunulmuş olan ve henüz pilot olarak uygulanan yapay zekâ çözümlerini kullanan şirketlerin sayısı giderek artıyor. Ülkemizdeki şirketlerin yüzde 35’i pilot yapay zekâ teknolojilerini aktif olarak kullanıyor. Ancak pandeminin Türkiye’de ilk görüldüğü Mart ayından bu yana söz konusu yüzdelerde belirgin bir tırmanış yaşandığını gözlemliyoruz.
İş dünyası belirsizliği yönetme konusunda nasıl bir performans sergiledi? Bundan sonrası için atılan adımlar ne yönde olacak?
Pandemi süreci şirketlerin dijital dönüşüme adaptasyon hızının ne kadar yüksek olabileceğini de gösterdi. Tüm kurumlar sağlık önlemlerini aldıktan sonra ilk olarak işlerini sürdürebilmeye odaklandı. Evden çalışma ve uzaktan eğitime bir anda artan taleple birlikte değişikliğe teknolojik ve kültürel açıdan hazırlıklı olan kurumlar dönüşüme kolayca adapte oldu.
İlk yanıt verme (Response) dönemi sonrasında, şirketler teknoloji desteği ile riskleri yöneterek işe dönme (Recover) dönemini atlatacak adımlar atıyor. Bundan sonra iş modellerinin, ürün geliştirme ve tedarik zinciri süreçlerinin, müşteri etkileşiminin yeniden tasarlandığı bir yeniden şekillendirme (Reimagine) evresi gelecek. Bu evrede, içinde bulunduğumuz dönemin sonrası için kalıcı çözümlerle geleceğe odaklanıyoruz. Tedarik zincirlerinin yayılma alanı nasıl belirlenecek; müşterilerin değişen alışkanlıklarından hangileri kalıcı olacak; insanların ulaşım ve tatil tercihleri hangi yönlere kayacak; yüz yüze etkileşimin olduğu bankacılık ve kamu hizmetleri, yeme-içme ve eğlence alışkanlıklarımız nasıl değişecek gibi yanıt bekleyen birçok belirsizliği yönetebilecek teknolojiler ve hizmetler geliştirmeye hazırlanıyoruz.
Pandemi döneminde gelen yeni kullanıcı profillerine dair ne gibi veriler var elinizde? Türkiye’deki kullanıcıların faydalandığı çözümler nasıl farklılaşıyor?
Bu dönemde özellikle şirket ve kurumların faaliyetlerini uzaktan sürdürebilmesine odaklandık ve bu yönteme hızlı geçişler sağladık. İş ortağımız Motiwe, bilgisayar görüntüsü ve makine öğrenmesi teknolojilerimizle sosyal mesafeyi ölçen, gerektiğinde uyaran bilişsel bir uygulama geliştirdi. Üretimde Arçelik, çalışanların bulunduğu noktadaki barkodlar üzerinden kişiselleştirilmiş ve güvenli çalışma ortamı sunmaya başladı. Örneğin Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası MESS, Microsoft altyapısıyla geliştirilen MESSAFE uygulamasıyla çalışma alanlarında sosyal mesafenin korunmasını sağlıyor. Yönetim ekranı üzerinden, işyerlerinde oluşabilecek salgın riskine karşı detaylı analiz yapılabiliyor; gerekli tedbirler gecikmeden alınabiliyor. Borusan Mannesmann, Sağlık Olsun adlı uygulamayla çalışanların ofise/tesise gelmeden önce risk potansiyellerini tespit edebiliyor. Her çalışan, uygulama üzerinden günlük soruları cevaplıyor ve yanıtlar işyeri sağlık personellerine iletiliyor.
Kamunun sağlık kuruluşları için akıllı botlar oluşturarak artan hizmet taleplerinin etkin yönetilmesine yardımcı olurken, uzaktan yapılan işlemlerin KVKK ve GDPR gibi yönetmeliklere uymasını sağlayan çözümler sunduk. COVID-19 ile ilgili bağışları yöneten kurumlarımızı yapay zekâ destekli takip, yönlendirme ve raporlama çözümlerimizle güçlendirdik. Akıllı belediyecilik çözümlerimizle ilk yardım takibi gibi alanlara teknolojimizle destek verdik. Eğitimde ise Türkiye’deki 600 bine yakın lise ve üniversite öğrencimizin Teams üzerinden uzaktan eğitim almasını sağladık.
[ad_2]
Bu yazı alıntıdır. Kaynak linle buradan ulaşabilirsiniz.